Memleketim için yazdım.
*Ezelden Ebede Giden Urfa*
Bir seda gelir Halil ur Rahman dan,
Merhamet diyarından, sabr yatağından.
Bereket sofrasından, Hak’kın Yurdundan.
Karakaşlı, merd adamlar,
İman ve sevda dolu erenler otağından.
Maral gezen, kekik kokan, çizgili keklik uçan dağlarından.
Karlı dağı, Karacadağ’ından.
Gümrah akan, kavuşmaz aşklara bagır açan, Fırad’ından.
Bin daneli başağıyla, Mezopotamya
buğdayından.
Görünmez ervahlar, ruhlar gezer,
Hayy!!!,sesleri gelir, dergahdaki
Döşeme daşlarından.
Suyu, balığı halk etti Rabbim,
İbrahim’in “O”na aşk’ından, ataş’ından,
Har’ından.
Bize hediyye kaldı, sabır,
Eyyub’un destanından, hayatından.
Rah’menin huyundan,edeb’inden,
Haya’sın dan.
Ayn Zelha’nın, “Vahd Allah” diye,
Haykıran, Seyha’sından, Nida’sından.
İl’yas ın, iz’an ından, La’sından.
İsa’nın, “Hükm Allah” diyen zikr’inden,
Derman olan marhamasından.
Yakub’ un kuyusu ve mayi’nin Serininden,
Çüt kurup, tohum attığı Harran’ndan,
Buğdayından, ekmeğinden, Lebeninden.
Şuayb’ ın mermer daşlı sarayından,
Yalçın ve aslanlar dolu dağından.
Nemrud’ un asırlar sürecek hain Destanından.
Haşa’lar sana Rabbim,
Kafirin “En’el Hak” diyen Salya akan ağzından.
Tepedeki göbekden fışkıran,
Şems’in, kamer’ in, yıldızın,
Aşirine tapan ruhlar diyarından,
Güümm, güüümm, diye arş’a giden ibadetin cezbesinden.
Seslenirim sana, “Ya Raab…”
Eyyy!!! Reha, Eyyy Edessa,Eyy Urfa.
Duy sesimi benim,
Duy ki, sende “kal” olasın Urfa.
Kal’u bel’a dan geldin,
Huzur’ u mahşer’e göçersin Urfa.
Günahınla, sevabınla, aşk’ınla
Menzile gidersin Urfa.
Senin de ebedin olur Urfa,
Rahman’ın emrine ta’at edersin Urfa.
Senin de biteceğin gün,
Diz çöküp itaat edeceğin gün olur Urfa.
Benim yitip yok olduğum gün,
Senin de tahtın döşenir Urfa.
Senin de tahtın döşenir Urfa.
Saygılarımla
Sıtkı ALOĞLU