Türkiye’nin çekincelerini açıkça söylemesine ve bu işin bir bekleme süresine yayılmasını istemine rağmen 30 NATO ülkesi bunu dinlemiyor.
Kendi hükümet ve parlamentolarında İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini onaylayıp işi oldu bittiye getirmeye çalışıyorlar.
Türkiye’nin onayı olmazsa olmaz, olduğunu bilmelerine rağmen, acele ile Parlamento’larından acil kararlar çıkarıp Türkiye için bir baskı oluşturmaya çalışıyorlar.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise kabulün ancak Haziran seçimlerinden sonra NATO’ya girişlerin onaylanacağını bilinmekte ısrarlı…
NATO Genel sekreteri Stoltenberg ise, yine Amerikan ağzıyla, NATO’nun bu ülkeleri koruyacağını söyleyerek, artık NATO’ya girdiler mesajı vermeye devam ediyor.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, geçen ayın sonunda Romanya’nın başkenti Bükreş’te yapılacak NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesinde basın toplantısı düzenlemiş, 28 ülke onayladı, Türkiye ve Macaristan da bir an evvel onaylasın demişti. Gerek kendisi gerekse İsveç ve Finlandiya hükümeti yetkilileri her hafta Türkiye’ye gelip baskı yapmakta. Özellikle İsveç ve Finlandiya’nın topluluğa girmesini, ABD istemektedir. Finlandiya Rusya’nın ikinci büyük ve liman kenti St. Petersburg’un hemen dibinde. Burada kurulacak bir NATO üssü demek, Rusya’nın ikinci önemli kentinin askeri bakımdan devre dışı kalması anlamına geliyor. Bunun yanısıra Rusya’nın büyük yoğunlukta olmasa da büyük yüzölçümünde topraklarında Finlilerle akraba halklar yaşamakta. Bunlar bir araya gelince NATO kıskacının daha da daralması Kremlin’in bunu kabul etmeyip bir saldırıda bulunmasına yol açabilir.
Bu çılgınlık diye bakılsa da gerek ABD içinde gerekse küresel elitlerde çıkacak büyük bir savaşı fırsat olarak değerlendirenler, Küreselleşme ve LGBT önündeki son engellerden Rus Derin devleti’nin ortadan kaldırılması için elverişli bir durum olarak bakanlar az sayıda değil.
Böylesi bir savaş tırmandırma senaryosu önündeki bir başka engel de Türkiye. Bu nedenle Türkiye üzerinde küstah baskıların ağırlığı fazlalaşmış durumda.
Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler, diyelim.
Saygılarımla.
M Sıtkı Aloğlu