Biz USPUM olarak ülkemizin ana sorunlarını tespit ve çözüm önerileri çalışmalarımızda, hem vatandaşlarımızla anket yaparak sorunların en çok zarar verdiği kesimin verileri ışığında hem de USPUM’un içerisinde ki konularına vakıf uzmanlarımız ile birlikte sorunlarımıza büyük bir titizlikle çözüm önerilerimizi hazırlamaktayız. Çalışmada ve sorunlara çözüm üretmede ilk bakışta bizim Türkiye’de pek de rastlanılmayan farklı bir özelliğimiz var. Biz USPUM olarak ülkemiz içerisindeki sivil-resmi kurum ve kişilerin yapmış oldukları tüm çalışmalara çözümüm parçaları olarak bakmaktayız. Her kesimdeki bilgi ve tecrübe birikimlerin kaleminden çıkmış sorunların çözüm önerilerini uzman kadrolarımızla değerlendirerek rapor haline getiriyoruz. Bu raporları kamu ile paylaşmaktan daha fazlasıyla çözüm önerileri içeren bu raporları ilgili kurum-kişilere ulaştırıyoruz. Bürokrat-teknokratlar vasıtasıyla ilgili yerlere sunuyoruz.
YÖNETİŞİM SORUNLARI
Yönetişim sorunlarına şöyle bir bakalım, mesela yerel yönetimlerle merkezi hükümetin rekabetini tüm hızı ile izlemekteyiz fakat ne yazık ki rekabet hizmet olarak yapılanlarla değil yapılmayanlar üzerinden suçlayıcı beyanatlara şahit oluyoruz, üzücü rekabetin bir başka acı şekli de biri diğerine biz yaptıklarınızı yakacağız-yıkacağız tehditleri şeklinde olmaktadır .
Yanlış şuradan zuhur ediyor, İngiltere’de iktidar ve muhalefet Kraliçenin tacına yani ülkeye hizmet etmek için yarış yapmaktalar; İngiliz’in sistem sorunu yoktur ana gaye ülke ve halkına hizmettir, bizde ise Mefkuresiz siyasetin ürünü olan yanlış siyasetin sonucu yaşamaktayız. Biz öncelikle siyaseti kavgadan uzaklaştırıp siyasete ahlak kazandırmalıyız diye düşünmekteyiz.
GÖNÜL COĞRAFYAMIZ
Bizim gönül coğrafyamızı terk edişimiz 100 sene gibi kısa bir zaman oldu, 23 Milyon KM karelik bir alanda hüküm süren Osmanlı meclisi mebusanın yüzde 40 gibi önemli bir kesimini gayri Müslümler oluşturmaktaydı, geri kalan yüzde 60 Müslümanları temsil etmekteydi. Buna dayanarak Osmanlıyı Müslüman bir devlet olarak görmemek gerekmektedir. Yeniden bir oluşum ise çok milletli ve dine mensup kişilerden oluşacaktır yapılanma bunun üzerinden gerçekleşeceği doğrultusunda düşünülmelidir.
Güneydoğumuzda ki yapay olarak sürdürülen ve devleti meşgul eden sorun haline getirilen yapay kavganın esas nedeni; Osmanlı üst kimliğinin kaybolması veya bilhassa ulusal kimlik dayatmalarının sonucun da o bölge halkının belirli kimliğinden dolayı kendini Ankara’ya ait hissetmemesi yabancı görmesi, yabancı muamelesine maruz bırakılmasıdır. Şunu öncelikle belirmekte fayda mülahaza ediyorum, Dünya mazlumu-mağduru zalimi ile birlikte bizi beklemekte, biz evvela kendi içimizde adaleti sağlayıp, Dünya’da ki adalet ile iddiamızı hayata geçireceğiz mesele budur hedef budur mefkure budur.
FİNANS PROJELERİ
AK Parti iktidarında deprem-Afet-Korona-Sel gibi olaylardan kaynaklanan mağduriyetlere zamanında karşılık vererek “Nerede bu devlet” feryatlarını dindirecek çalışmaları yapmış, devletin tüm imkanlarını da vatandaşın ayağına götürerek haklı bir başarı yakalamıştır. Ayrıca tüm Dünyada yapılan on büyük projenin altı tanesini ülkemizde yap-işlet-devret modelini kullanarak gerçekleştirmiş olmasına rağmen bu modelin ülkeye kazandırdıklarını Milletine anlatmaktan aciz kalmıştır. Vatandaş elan muhalefetin haksız propagandasının etkisi ile iktidara karşı olumsuz tavır-söylemlerine devam etmektedir. Zoru başaran hükümet vatandaşla olan iletişim eksikliğinden dolayı vatandaşın nazarında yapılan hizmetin değerini aşağıya düşürmektedirler.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
Batı dünyası genelinde Avrupa halklarının yüzyıllar süren örf-gelene-kültür birikimlerinden beslenen batı ahlakı oluşmuş ve bunun üzerine bine edilen Kopenhag kriterleri, Maastricht kriterleri oturtulmuştur. İşte tam da burada biz Müslüman bir ülke ve bin yıllar içinde oluşmuş bir ahlak birikimimiz-gelenek-örflerimizi “yok” sayarak İstanbul sözleşmesine imza atıyor ve her değerimizden vaz geçtiğimizin, Batı normlarını-Bayı ahlakına uyacağımızın sözünü veriyoruz. Yani baştan sonu hüsran olacak olan bir sözleşmeden şimdilik çıktığımızı ilan etmemize rağmen halen bu yanlışın uygulanması için kanunlarımıza ilave edilen tebliğ-yönetmelik-kanunlar yerli yerinde durmakta yani tüm şiddeti ile uygulamaya devam edilmektedir. Dileriz ve umarız biz kendi kriterlerimize uygun kanunlarımızı yürürlüğe koyar gerekir ise de yeni kanunları ilave ederiz. Ne yazık ki, buna halkımızın büyük bir kısmını ilgilendiren sağlık personeli mağduriyeti, çocuk velayeti, boşanma zorluğu, sürekli nafaka, genç evlilik mağdurları, EYT sorunları, müfredatta hakim olan materyalist eğitim sorunları, üniversiteli işsizler ordusu ve farklı dinlerin kendi dinleri konusunda eğitimi gibi sorunlarımız da devletimiz tarafından çözülmeyi beklemektedir.
BİZ USPUM OLARAK HAZIRIZ
İşte tam da bu yüzden sorunlarımızın çözümüne sistemik bakmak zorundayız; Biz USPUM olarak her fırsatta tekrarladığımızı bir daha dile getirelim, Biz ülke ve Millet olarak kendi Mefkurelerimizin ışığında tüm sivil-resmi kurumlar-kuruluşlarla beraber yeni bir duruş-yürüyüş sergilemeliyiz . Bizim siyasi ve idari modelimiz 2.Mahmut’tan bu yana derinliksiz sathi ve gösterişe dayalı olarak işletilmektedir, sorunlarımızın çözümleri ile ilgili olarak devlet olarak elimizde 5-10-15-20- yıllık planlarımız olmalı ve bu özüme dayalı programlar toplumla paylaşılmalı ortak amaç uğrunda birlikte yürünmelidir. Biz USPUM olarak kendimize görev edindiğimiz duruş, yıkıcı tenkit olmaması gerektiği, fitne çıkartıcı tenkitte olmaması, toparlayıcı kuşatıcı ve eksikleri görüp Onore edici tenkit olması esasıdır. Toplumumuzun üçüncü bir bakışa ihtiyacı vardır bu da aklıselim, hüsnü zan ile bakan,85 milyonu göğüsleye bilen sekiz milyarı göğsünün içine alabilen bir yapıya ihtiyaç vardır. Biz USPUM olarak bu sorunların çözümlerini içeren çalışmalar ve raporları ile beraber çözümün bir parçası olarak, ehliyetli liyakatli kadrolarımızla birlikte vatanımıza hizmet için hazır durumda görevlerimizin başındayız ve beklemekteyiz.
USPUM Başkanı/ Muhammed Taha GERGERLİOĞLU/ www.uspum.org.tr/ 3 MAYIS 2022