İnanan her insanın davası inancıdır, inancının temel esaslarıdır. Davanın temel gayesi ve nihai hedefi İ’lai kelimetullahtır. Yeryüzünde fitne kalmayıp din Allah’ın oluncaya kadar mücadeleyi sürdürmektir. Yeryüzünde Hak hâkim oluncaya kadar, mazlumun hakkı zalimden alınıncaya kadar malıyla canıyla mücadele etmektir. Bu konuda proaktif olmaktır.
Dava adamı davasını dünyasına tercih edecek kadar cesur, davasını dünyaya haykıracak kadar donanımlı, davasını hayat tarzı kılacak kadar samimi, davası için her fedakarlığı yapacak kadar hasbidir. Dava adamı davasına vakıftır, davası ile ilgili bilgi sahibidir, davasını yaşayarak tebliğ eder.
Dava adamı bir kötülük gördüğünde; eliyle düzeltir, eliyle düzeltemiyorsa diliyle düzeltir, diliyle de düzeltemiyorsa, kalbiyle buğzeder. Dava adamının kötülüğe, haksızlığa, zulme, adaletsizliğe, hak gaspına müsaade ve müsamahası yoktur. Dava adamı olumludur, ıslah eder, yapıcıdır inşaa eder, tamamlayıcıdır katkı yapar, malaya’niyattan uzak durur, kendisini ilgilendirmeyen şeyin peşine düşmez, derdi tasası insanlığın selametidir. Dava adamı cahille cedelleşmez, ‘’selam’’ der geçip gider.
Dava insanı ferasetlidir, çünkü o Allah’ın nuru ile bakar, daima kıyam halindedir, emrolunduğu gibi dosdoğrudur, üstünü-başını temiz tutar, nezahet ve nezaketle Hakkı hatırlatır, Rabbini yüceltir. Dava adamı bulunduğu ortamın huzur ve sükûnetine katkı yapar, görenlere Allah’ı hatırlatır.
Dava adamı verdiği sözü tutar, emanete hıyanet etmez, yalana tenezzül etmez, ahde vefa gösterir, güven verir, haysiyet ve vakarına düşkündür, yüklendiği sorumluluğu mutlaka yerine getirir, hayatında boşluğa ve gereksizliğe yer yoktur, elindeki işi bitirince başka bir işe koyulur…
Dava insanı ümit ile korku arasında yaşar, dünyanın misafirhane olduğunun şuurundadır; misafirhane sahibinin talimatlarına uyarak dünyanın rahatını, ahiretin de selametini umar. Dava adamı salih amelde ısrar eder, dünyanın, ahiretin tarlası olduğunu bilir, dünya tarlasını istidadına göre eker, biçer; Allah’ın verdikleriyle ahiretini inşaa eder, dünyadaki nasibini de unutmaz, Allah’ın kendisine ihsanda bulunduğu gibi insanlara iyilikte bulunur, dünya-ahiret dengesine dikkat eder, kabiliyetlerin Allah’ın lütfu olduğunun idrakiyle kabiliyetlerini nemalandırmaya gayret eder.
Dava adamının daima muhtaçlara vereceği bir şeyleri vardır, elindekiler tükenince yüzündeki tebessümü dağıtmaya devam eder. Mum gibidir dava adamı, yanarak başkalarına ışık olur. Hesabi değil hasbidir dava adamı, iyilikle muamele eder, şerre firen hayra motor olur.
Dava insanı ‘’ey nefsim!’’ Diyerek başlar işe, nefsin kafasına vurarak besler iradesini, ortada kalmış bir iş, ifa edilmemiş bir vazife varsa; kendisine yazar bu vebali…
Dava insanı ‘’bugün Allah için ne yaptın’’ şuur ve heyecanıyla yaşar, Dicle’nin kenarında bir kurt bir kuzuyu kapsa, adli İlahideki hesabının endişesiyle dizlerinin bağı çözülür, aç yatan yetimden kendini sorumlu tutar, beytülmalden zayi olan kuruşun hesabıyla uykuları kaçar.
Dava insanı küffara karışı vakur ve cesur, Mü’minlere karşı merhametli ve mütevazidir, büyüklere hürmet, küçüklere şefkat gösterir, hayırlı hizmetlerde numune-i imtisaldir. Dava adamı iki günü eşit olanın zararda olduğunun bilinci ile yaşar, ‘’İnsana sadece gayretinin karşılığı vardır’’ şuuruyla hareket eder. ‘Balık bilmese de Halık bilir’ şuuruyla iş yapar, Yapmadıklarından dolayı övülmekten haya eder.
Başarının kendiliğinden gelemeyeceğini, kör tesadüfün de başarıyı getiremeyeceğini, başarının gayretin mükafatı olduğunun idraki ve başarının gayrete âşık olduğu bilinciyle çalışır dava adamı…
Dava insanı Allah için sever, Allah için söyler, Allah için susar…
Abdulgani TEKİN
Rabbim hakkıyla dava adamı olmak nasip eyle cümlemize .
Teşekkürler Abdulgani hocam.
Allah kaleminize kuvvet sözünüzü tesir ömrünüze bereket versin.
Allah kaleminize kuvvet sözünüzü tesir ömrünüze bereket versin. Bu heyecanı daha farklı zeminlere de taşımanız umidi ile duacıyım