Bakanlığın yaptığı açıklamada, yeni müfredatın on yıllık bir çalışmanın ürünü olduğu ifade ediliyor.
2017 yılındaki müfredat değişikliğinde de benzer bir süreç işlemiş, taslak, bir ay görüş ve önerilere açılmıştı. O dönemki başlıca tartışma konusu, Evrim Teorisi’nin müfredatta yer almamasıydı.
Dönemin Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Evrim Teorisi’nin üniversite seviyesinde okutulması gerektiği düşüncesinde olduklarını kaydetmişti.
Aynı şekilde o dönem din eğitimi derslerinde “cihat” kavramının öğretilmesi de tartışma yaratmıştı.
Dönemin bakanı Yılmaz, “Cihat, barış dini olan bir dinin bir terminolojisi, kelimesi. Bu savaşa, kırmaya, dökmeye getirilebilir mi? Çalınmış, yanlış yorumlanmış bir şeyi düzeltiyoruz” demişti.
Anadolu Ajansı’na taslakla ilgili konuşan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, yeni müfredatın “değerlerine bağlı, hayallerini gerçekleştirebilecek” çocuklar yetiştirmek amacını taşıdığını söyledi.
Tekin, öğrencilerin bilgiyi analiz edebilecekleri bir eğitim sistemi felsefesi içinde olduklarını da söyledi.
Bakan Tekin, eski müfredatların, bilgiye erişimin zor olduğu dönemlerdeki “şu bilgiye de erişsin çocuklar” mantığıyla hazırlandığını ve bu nedenle de “Japonya ve İngiltere” gibi muadillerinden yüzde 50 ağır olduğunun tespit edildiğini kaydetti.
Bakan, 12 yıllık zorunlu eğitimde tekrarlanan bilgileri “yüzde 35 seyreltme” yoluna gittiklerini de söyledi. Yusuf Tekin bunun haftalık eğitim saatini azaltmak anlamına gelmediğini de vurguladı.
Bakan Tekin, yeni eğitim müfredatındaki yenilikler arasında olan “uygulama programlarının” hayata geçirilmesi için atölyeler yaratılacağını da söyledi.
“Ünlü bir müsteşrik “İNANCI yok edemezsiniz. İnanç, ancak bir başka bir inançla mağlup edilebilir” demişti. İslam’ı yenmek mümkün değil lakin İSLAM’In Amerikancı, seküler, Kamalist, İngiliz, Fransız, Arap, Türk versiyonunu üretip birbirleri ile çatıştırmak, bulandırmak, sulandırmak pekala mümkündür, diyordu.”
