19 Mayıs 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonucu Görüntüle
  • Anasayfa
  • Türkiye
  • Gündem
  • Siyaset
  • Dünya
  • Ekonomi
  • İktibas
  • Tarih
  • Sivil-Toplum
  • Din-Yaşam
  • Diğer
    • Eğitim
    • Spor
    • Kültür & Sanat
    • Sağlık
    • Teknoloji
  • Köşe Yazıları
  • Anasayfa
  • Türkiye
  • Gündem
  • Siyaset
  • Dünya
  • Ekonomi
  • İktibas
  • Tarih
  • Sivil-Toplum
  • Din-Yaşam
  • Diğer
    • Eğitim
    • Spor
    • Kültür & Sanat
    • Sağlık
    • Teknoloji
  • Köşe Yazıları
Sonuç Yok
Tüm Sonucu Görüntüle

TÜRKİYE YÜZYILI: KIZILELMA; MEFKÜRE;AKİL ADAMLAR

18 Mayıs 2025
Köşe Yazıları, M. Taha Gergerlioğlu
0 0
0
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta PaylaşE-Posta Gönder

Kızılelma’ya yürüdükçe o da yürüyor.

Yani manen de kızıl elmayı Allah’ın rızasını kazanmak diye tanımlayabiliriz.

Evet tanımlayabiliriz.

Ondan emin değilsiniz ama ona doğru sürekli yürümeniz lazım.

                                                                                                      M.Taha Gergerlioğlu

 

 

Dünya savaşıyla beraber Osmanlı büyük devleti imparatorluk demeyelim devleti muazzama gerçekten paramparça oldu. Anadolu coğrafyası da ancak bize düştü. İçimizde Hristiyanlar, işte çeşitli dinlerden gruplar vardı. Balkanlar, hakeza Kafkaslar, hakeza Ortadoğu demeyelim de Şam vilayetleri yani Hicaz bölgesi, Afrika bölgesi Yani biz geçmişte bu bölgelerde büyük bir devlet olmuşuz. Dünya savaşıyla bunu kaybettik. Tabii son 300 yıldır da büyük bir psikolojik travmamız var. Bilhassa ordumuzun büyük bir travması var. Sürekli küçülen bir devlet sürekli saha terk ediyor. O travmada oldukça ciddi bir sıkıntıydı. Cumhuriyet döneminde de böyle enteresan işte isyanlar dönemi var. Malum Güneydoğu ve Kürtlerin isyanı diye gözüken bazı isyanlar var ki Kürt isyanı değil. O dönemde İslami kaynaklı isyanlar olduğunu kabul edebiliriz.

 Bugün tabii Türkiye Cumhuriyeti Devleti Osmanlı’nın içinde bulunduğu tefekküründen vazgeçip yeni bir batılılaşma ve batı normlarıyla idari bir sistem kurmaya çalıştı. Böyle kurunca imparatorluktan gelmiş bir devletsiniz. İçinizde bütün Balkanlar, Kafkaslar ve bu bahsettiğimiz Hicazdan Anadolu’ya göç aldınız. Yani Anadolu’da sadece Türk ırkından insanlar kalmıyor. Kürtler var, Çerkezler var, Abazalar var. Yani Kafkasya’dan gelen Gürcüler var, Balkanlardan gelen Arnavutlar, Boşnaklar Var. Türk ismi hepsini temsil ediyor aslında.

Gelişime birleşime KET vurulmak AMACIYLA PKK nasıl oluşturuldu..,

Böyle bir yapının meydana çıkarılmasına zemin hazırlayan Cumhuriyet döneminde yanlış bazı politikalar uygulandı. Bu politikalar Güneydoğu bölgesinde 1950’lerde başlayan 60’larda tohumları atılan 70’lerde de kendini bulan bir yapı oldu. Bu bir isyan hareketi veya bir solcu direniş hareketi şeklinde göründü ama daha sonra evrildi ve bir siyasi partimizin, muhalefet partimizin bünyesindeki o bölgenin milletvekilleri bir siyasi çıkış yaptılar. Bu arada onunla beraber bir de silahlı bir çatışma, silahlı bir yapı oluştu. Tabii ben de Urfalıyım. O bölgenin çocuğuyum. O bölgeyi de iyi biliyorum. 1960-70 arasında 70-80 arasında bu zemini böyle kaynayan zemini biz gördük. Hatta niye devlet bunlara tedbir almıyor falan diye de yorumlar yapıyorduk. O dönemde ideoloji çok yüksekti. İnsanlar bir ideolojiye dayanıyordu. Herkes bir taraftaydı ve o yörenin kaynaması, pişmesi sol üstünden bir Kürt hareketi şekline dönüştü. PKK’da onun bir neticesiydi.

Tabii istekleri vardı. Büyük devletten küçüğe gelmişsiniz. Dünyada ulusalcı akımların getirdiği bir netice var. Sizde de o şiddetli Türk olmak, Türkiyeli olmak veyahut da Türk milleti olmak kavramı bir ırka doğru gitmeye başladı. Güneydoğu bunu hissetti ve bilhassa Güneydoğu bölgesinde ve doğu bölgesinde memur ve atamalarda genelde batıda böyle sıkıntılı memur tipleri oralara tayin edildi. Bir de devlet o dönemde bunu yönetecek bir kronolojik bir yapı kurmadı. Yani bir akıl işletmedi. Onu biz orada bizzatihi gördük. Bu tabii bir silahlı mücadele. Devlete baş mı kaldırırsınız? Neticesinde işte biliyorsunuz 70’li 80’li 90’lı ve 2000’li yıllardan bugüne gelindi. Devlet kendini buldukça, oturdukça ve hedefini ve misyonunu, vizyonunu belirlemeye başladıkça, işin farkına vardıkça tabii siyasette de bunu temsil eden partiler iktidara doğru geldikçe bu hadiseyi kucaklarında ve avuçlarında bulmuş oldular. Aslında son gelen yöneticilerin bu işte bir günahı yok. Yani başlangıcında. Bir bataklıkta sinekler üredi ve bataklık kurutulmadı. Bunu çözebilmenin yolu bir önemli bir mefküre oluşturmaktı. Devlet bu mefküreyi oluşturuyor. Belli Osmanlı coğrafyasının kendi coğrafyasını kabul etmeye aday ve kabul ediyor. Daha önce deniyordu ki sınırlarımız dışındakiler mesela Araplardan bize ne. İşte efendim Balkanlardan bize ne gibi. Bu şimdi kalktı. Halk da bunu yavaş yavaş benimsemeye başladı. Çünkü Türkiye’de yaşayan bu bahsettiğimiz üç ayak yani Balkanlar, Kafkas ve Ortadoğu halklarının göçleri  burada bu işi beslemeye başladı. Kendini bulma, kendini arama kendini bulmayla beraber bunu fiiliyata sokma başladı. Devletin genetiğinde bu vardır. Türk devleti kendisini bulmaya başladığı zaman bir kabile değil, kabile devleti değil. Coğrafyayı da iyi biliyor.   

           Bilhassa Anadolu’ya gelmeden önce Suriye’ye gelmiş, Suriye’den Anadolu’ya geçmiş. Yani Suriye sahasını çok iyi biliyor. Bölgesinde de kendisine karşı oynanan oyunları hele hele Siyonist cephenin yapmış olduğu projeleri keşfetmeye başladı. Daha önce bunlar hafife Alınıyordu. Siyasette de hafife alınıyordu. Hatırlayın 70’li 80’li 90’lı yıllarda bazı politikacılar mesela Erbakan gibi, bunları anlattığı zaman halk da ve yöneticiler de gülüyorlardı. Siz ne diyorsunuz falan diyorlardı. Ama onların anlattıklarının gerçek olduğu anlaşıldı. Yeniden bir yapılanmaya ihtiyaç var. Oslo görüşmeleri yapıldı biliyorsunuz ve Oslo görüşmeleri başarıya ulaşmadı. İçerisinde işte efendim FETÖ hareketi vardı falan deniyor. Bence onun muhatabı yoktu Yani muhatabı kim olmalıydı. Güneydoğu’yu temsil eden bir siyasi parti var. Bu siyasi parti muhatap alınmalıydı. Halbuki bu dışlanmıştı, sıkıntılı bir durumdaydı. Yani batıda bilhassa o partiden olmak veya o partiyi göstermek terörü göstermek gibiydi. Ve zaten silahlı yapıyla o da bir bütündü. Oslo görüşmelerinde siyasi çekince miydi? yani Oslo görüşmelerinde siyasi parti muhatap alınmadı. Bürokrasi ve teknokrasi bu işi götürmek istedi. Karşı tarafta sahibi belli değildi. İstismara uğraması kaçınılmazdı. Aynı yöneticilerle bu görüşmeler o dönem yapıldı ama kim bombayı koydu, kim patlattı devlet bunu biliyor, halk bilmiyor.

Muhataplar o zaman doğru tayin edilmedi, ya da meselenin sahibi olan insanlar masada değillerdi. Doğru mu olur diye şöyle meselenin siyasi bir sahibi yoktu. Evet muhatap vardı ama siyasi bir sahibi yoktu. Siyasi sahibinin olmaması sürecin anlamsızlığını getirdi ve her iki tarafı rahatsız etti. Bilhassa Anadolu’yu rahatsız etti. İşte o dönem teröristlerin Anadolu’ya giriş biçimi gibi pervasız tavırlar falan oldukça biliyorsunuz sıkıntı getirmişti. Bu sefer siyasete bu görev verilince siyaset de temkinli bir şekilde hareket etti. Daha önce devlet ve hükümet bunu sahiplenmiyordu. Yani sahiplenen teknokrat ve bürokrattı. Siyaset böyle tam anlamıyla sahiplenemedi. Yarım bir ses mi almak istemiyordu acaba? Yani toplumda büyük bir infaal vardı biliyorsunuz. Şehit anneleri var ve bu ciddi bir sıkıntı üretti.

        90’lı yılların ortalarında çok fazla şehitler vardı. Tabii 2.000’lerde öyle çok büyük bir kayıp var. Anadolu’da Sadece şehitlerle beraber büyük maddi kayıplar var. O da çok önemli. Bu muhatap bir de terörist başı hadisenin bir tarafına konulunca bir üçgen oluşturuldu. Bu üçgen içerisinde sistem kuruldu ve zaten planlanmıştı. Bunu Devlet Bey üstlendi.

BUNUN BİRKAÇ SEBEBİ VAR.

Devlet adına neden yapıldı? Bunun birkaç sebebi var.

Ortadoğu’da bilhassa İsrail’in çok pervasız çok hadsiz çok sıkıntılı ve canavarca bir tavrı 30-40-50 senelik bir sürecin çok daha kısaldığını devlet gördü. Burada o zaman içeride bir huzur ve barış ortamının olması lazımdı. Yani şu  40 yıl sonra ulaşmak istedikleri hedefe birkaç yıl içerisinde ulaştıklarını görünce İsrail’in burada da düğmeye basıldı mı? Evet bir tanesi o.

Diğeri bölgede siz sadece sınırlarınız içerisinde düşünürseniz küçük oluyor. Yani sınır huzuru, sınırlarınız içerisinde kardeşliği yürütmek istiyorsanız sınırlarınızın dışından başlamanız lazım.

Bu konsept 5-6 sene önce biliyorsunuz 2016 kalkışmasından sonra devletin önemli bir konsepti oldu. Dışarıda müdahale etmede devletin de bilhassa yapılanması olarak yani dışarıdaki istihbari askeri işte ve jeopolitik ve jeostratejik açıdan bir de sahayı yıllardır 1000 senedir tanıyan bir devlet genetiği var. Saha da ne yaptığını biliyor Anadolu’ya onlarca defa haçlı seferleri olmuş, küçülmüş, büyümüş, genişlemiş ve küçülmüş falan. Yani bu perspektiften burada bir ruh çıkartması gerektiğine inandı. Bir elini demir yumruk yapıp bir elinde eliyle de buyurun gelin demeye başladı. Demir yumruk güçlü geldi. Yani PKK’yı gerçekten daha önce gerilla savaşı dediğimiz savaşta çok zorluk Çekiyorduk. İstediğimiz gibi temizlik harekatları yapamıyorduk. Temizlediğimizi  düşündüğümüz yerlerden tekrar bittiklerini görüyorduk vesselam.

                Bu netice karşı tarafın da Oslo tecrübesine dayanarak görüşmelerle bu işi risk alarak tabii devlette iki siyasi partinin ortaklığıyla Devlet Bey le başlayan Tayyip Bey le işi tamamlayan müessem hale bir hale geldi. Bugün terör örgütü “Ben silahlı mücadeleyi bıraktım” dedi.  Başka mücadeleyi bıraktım demiyor. Sadece terör silahlı mücadeleyi bıraktım diyor. Çok güzel bir şey. Yani siyasete devam edeceğiz, hak arayışımız devam edecek, silahlı eylemi bıraktık diyor. PKK’nın doğmasına sebep olan netice yani sebep olan konular neyse bunu hala iddiasında bulunuyorlar. Zaten son 25 senede bununla ilgili çok kanunlar çıktı ve yönetmenlikler çıktı, imkanlar tanındı ve fırsatlar oluşturuldu.  Bir de devlet hiçbir şeye bakmaksızın Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu bölgesinde yatırımları geçmişte geçmişe göre tamamen büyük bir adaletle hatta daha fazlasını o bölgeye yaptı. Pozitif bir ayrımcılıktan çok oranın geri kalmasından kaynaklanan boşluğu doldurmuş oldu. Bir düşünün buradan bir çıkıyorsunuz Urfa, Mardin’e kadar otobanlarda gidiyorsunuz. Daha önce bu yollar iki günlük yollardı veya çok zahmetli yollardı.

PKK’YA KATILAN AŞİRETLER TARİHTE DE İSYAN ETMİŞ AŞİRETLER.

Yani Osmanlıdan, işte Türkiye’ye evrilmiş bir ülke Bölgesinde, işte bölgenin büyük bir kısmına hakim olduğu bir dönem var. Daha sonrasında küçülmüş ama geldiğimiz noktada kurduğunuz cümlelerden sonra şöyle bir şey de düşüverdi gönlüme. Yani işte biz Suriye’ye bir kafamızı uzatıyoruz. Oradan biraz Irak’a uzanıyoruz. Ya bakıyorsun ki işte aradan 100 yıl geçmiş, 200 yıl geçmiş ama hala bölgenin dilini unutmamışsın. Ya da o insanlarla o bölgeyle anlaşmaklıktaki o kolaylığı,  o sehaveti insanların sana itimadı Yüz yıl da geçse de, bağlantıyı tamamen kesmiş olsan da bölge unutmamış. Sanki çok hızlı hatırlıyor. Bölge de çok hızlı hatırlıyor bunu. Bu anlamda çok güzel bir manzara var. Tabii şimdi bu bir başlangıç. Buradan büyük bir büyüme ikinci de olacak gözüküyor. Büyük bir büyümeye gidecek. Nedir bu mesela başbakanlıkta 16 ve 17 yüzyıl beyliklerinin Anadolu’da ve Osmanlı coğrafyasındaki durumunu anlatır.

Bakın Osmanlı coğrafyasında başbakanlık arşivlerinde veya şimdi cumhurbaşkanlığı arşivlerinde genetik, yani derin genetik var. Geçmişle ilgili Yıldız istihbaratından tutun, yıldız istihbaratının büyük bir arşivi var. Yani siz bunlardan istifade ettiğiniz zaman çok şey elde ediyorsunuz. Bırakın ben o sahayı biraz dolaşıyorum. Dolaştığım sahada tarih boyunca devlete muti ve isyan etmeyen ve sadık olan kabileler ve de aşiretler çok belirgin ve net. Yani PKK’ya katılan aşiretler tarihte de isyan etmiş aşiretler. Mesela bunların çalışmalarını bir dönem Halaçoğlu hocayla yapmıştık. Yani siz bu sahayı çok iyi biliyorsunuz. Sizin gibi kimse bilmiyor. Hele hele Suriye Irak sahası bizim tam sahamızdır. Sadece geçmişte sıkıntı şuydu. Devlet genetiği güzeldi de o dönemki siyasi temsilciler o bölgeye kendi perspektiflerinden batılı yani İngiliz, Fransız Alman gibi bakıyorlardı. Şimdi siz kendi kalbinizle, kendi ruhunuzla bölgeye bakın. Zaten siyasette görüyorsunuz. Biraz öyle baktığınız zaman iş şekilleniyor.

BU ÜLKEDE ALLAH DEMENİN YASAK OLDUĞU BİR DÖNEM VARDI.

Bir futbolcu bir fotoğraf paylaşıyor. Belki denk geldiniz Arda diye bir futbolcu. Ailesiyle birlikte üzerine not düşmüş. Futboldan daha önemli iki şey var. Allah ve aile. Güzel bir söz, güzel bir cümle futbolcu için. Bu topraklarda yetişmiş bir futbolcu için çok güzel bir cümle. Onun altına yazılanlar güzel değil. Birisi mesela “Oğlum sen rezil ediyorsun bizi, Allah ne ya?” yazmış mesela. Ya biri demiş ki “Tamam artık seni sarışın annen bile kurtaramaz. Rezil ettin. Bizim işte Türkiye’nin görüntüsünü yurt dışına ya da işte diğer ülkelere gibi.” Bunun gibi binlerce şey var.

Şimdi bu demek oluyor ki herhalde Allah demenin yasak oluşu hani toplumun çok büyük bir kesiminin, kısmının Allah diyene vebalı gibi, öcü gibi baktığı bir dönemin varlığından bahsediliyor galiba. Bugün de var fakat o bakışa mani olabilecek bir siyasi irade de var.

 Bugün bir karşılaştırma yaptığınızda nasıl görüyorsunuz o dönemle, bu dönemde tabii o dönemi ben yaşayanlardan birisiyim. 60’larda ya Kürt demek Kürt’üm demek zor muydu? O dönemde gerçekten yok. O dönemde aslında ülkemizde bizim hele Güneydoğu’da Kürt, Arap, Türk demek öyle zor bir şey değildi. Halkın içerisinde zor değildi. Bakın orada devlet yöneticilerinin halkın kültürünü, ufkunu bilmedikleri için sıkıntı çektik. Bizim  medeniyetimizle bakılmadı hadiselere. Çok kısır normlar ve batılı bakışlarla bakıldı. Ve orası tahrik edildi, kazındı. Güneydoğu Anadolu ;Türkiye’nin, Osmanlı’nın en büyük medreselerine sahipti ve o medreselerde çok büyük alimler, İslam alimleri yetişirdi. O bölge değil mi? Tillo Medresesi mesela, sadece o değil. Bütün o bölgenin medreseleri çok meşhurdur. Daha Suriye’nin belli bir kısmından başlar. Şam’dan başlar. Bağdat, Urfa o bölgeler bütün büyük medreselerdir ve bunlar bu medreseler Milli Eğitime bağlı değillerdi. Cumhuriyet döneminde sonlandılar. Şu anda böyle yeraltı çalışmaları şeklinde belki diyorlar ve yahut da Milli Eğitim onları farklı enstitülerle devam ettirmeye çalışıyor ama o bölgenin kültürü İslam’dı. Hem de çok ciddi bir ne derler, çok dindar bir halk vardı. Çok dindardı. Benim de çok arkadaşlarım vardı. Hakikaten çok iyiler.

O bölgenin Kürtlerinden ülkücüler vardı. Orada Ülkücülerin Güneydoğu temsil niyetini yapan Kürtler vardı. Milliyetçi Kürtler, düşünebiliyor musunuz bunlar ülkücülerdi. Milliyetçi Hareket Partisi’nin müntesibiydiler. Biz onları gördük. Sonra onlar işte evrildi. Şimdi ben bir memur çocuğuyum. O bölgede babam çok vazife yaptı. Gerçekten bırakın Allah demek yani dindar bir memur olduğu için sürüm, sürüm süründü. 33 tane tayini var. Allah Allah. Yani 33 tane kaç yıl görevi yaptık. Yani işte 25-30 sene görev yapmış. Bir sene 6 ay 2 sene kalırdık. Böyle ilkokulu 10 yerde işte imam hatip, 6 yerde böyle okuyarak Geçirdik.

HEDEF NEYDİ BATILILAŞMAKTI. ŞİMDİ HEDEF NEY? KENDİNİZE DÖNMEK.

Ben ilkokulda Viranşehir’deyim. İlkokul 1’deyim ve bir öğretmenimiz geldi. Onu birkaç defa anlatmıştım ama şimdi madem ki Allah demek konusunda şey yapıyorsunuz yaşadığım hatırayı anlatayım lütfen. Öğretmenimiz sınıfa girdi. Elinde bir paket şeker var ders işlerken çocuklar dedi, Allah’tan ne isteseniz olur mu, olur dedik. Tabii Allah’tan istese hadi dedi şeker isteyin bakalım. Allah’ım bize şeker ver. Bekliyoruz, bekliyoruz şeker yok. Bir de dedi öğretmeninizden isteyin. Öğretmenim bize şeker ver. Öğretmenim bize tek tek şekerleri dağıttı. Düşünün 1960’lı yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı’nda Güneydoğu Anadolu’da bir ilkokulda bir öğretmen böyle bir tasarrufta bulunuyor ve o öğretmenden de farklı farksız yani değil.  Şimdi böyle bir nesil orada ne yapar.

1960’larda o bölgede barış gönülleri diye Amerikalılardan 2000 hanım dolaştı. Orada

Güneydoğu’da 2000 hanımefendi o 60’lı yıllarda 60-62-63 yıllarında bunlar dolaştılar. Her köyde çocuk kontrolü gibi işte bazı konularda çalışmalar yaptılar. Bugün cumhurbaşkanı diyor ya en az üç çocuk, dört çocuk meselesi diye. O dönemde o sahada çok ciddi çalışmalar yaptılar. Nasıl çalışmalar yaptılar. Her köyde bir hanımefendi doğum kontrolü vesaire gibi ve bizimkiler gibi başörtülü giyindiler. Tabii kendi kültürlerini batılı normlarda dayattılar. Şimdi siz o dönemde hükümetiniz ve devletiniz neredeydi? Bunlara nasıl fırsat verdi? Demek ki bir  boşluk var. O boşluğu görmek lazım. O bu bir medeniyet tasavvuru. Sizin medeniyetinize göre değil de bir batılı toplumu batılılaştırma hareketi. İşte PKK dediğimiz kesimi ortaya çıkarttı. Bunları dinden uzaklaştırdınız. Onlar da dediler ki bizim bölgemizde bir emperyalist güç var. Halbuki bizim çocukluğumuzda Kürt Maho, işte Arap Ali, Türk şey diye isimler bile duyardık, derdik. Bu nedir ve hepimiz de birbirimizle anlaşırdık. Biraz Arapça, biraz Kürtçe. Onlar da Türkçeyi iyi bilerek yani yabancı olmazlardı. Ama o insanlar devlet dairelerinde hor görüldüler, itelendiler. Sadece dillerinden ötürü bunları yaşadılar. Siz orada bir bataklık oluşturdunuz ve sinekler oluştu. Şimdi de tedavi etmeye çalışıyorsunuz. Hedef neydi batılılaşmaktı. Şimdi hedef ney? Kendinize dönmek. Şimdi kendimize dönme hareketindeyiz. Burada hükümet bu konuda gerçekten elinden geleni yapıyor. Çünkü bizim için bir insan bile çok değerli.

ÖRGÜT YENİLMİŞ DURUMDA. YANİ ÖRGÜT BUNU KABUL ETMİŞ.

Ben hep söylüyorum. Siz bir Türk vatandaşına bir nüfus cüzdanı verip ona da bir numara veriyorsanız o insan da kalkıp dağa gidiyorsa bu devlet kendine sormalı. Benim numara verdiğim bu delikanlı neden gitti, ben neden ona sahip çıkamadım. Şimdi bu, bugüne geldik. Bugün bir anlaşma yaptık. Bu anlaşma yeterli mi? Bence yetersiz. Bunun altını beslemek zorundayız. Anlaşmak, terörsüz Türkiye sürecinde PKK’nın silah bırakması mı? değil tabii. Bu bir anlaşma, bir süreç. Onlar diyorlar ki bunu yaparız ama onları boşa çıkartacak bir daha silahlı bir yapıya bürünmelerine vesile olacak her şeyi nötr etmeniz lazım. Bu da şeyler elverişli mi? Mesela işte suç işlemiş olanlar, suça karışmış olanlar yargıda hesabını verecekler. Suça karışmayanlarda işte geri dönebilecekler. Başka ülkelere gidebilecekler. Örgüt üyeleri için bu cazip mi sizce. Yani ya da ne derler insaflı mı, adaletli mi? örgüt yenilmiş durumda ..Şehit aileleri için tabii ki bu cazip mi? Ben onu demek istemiyorum. Yani örgüt bunu kabul etmiş. Bundan zaten vazgeçtiler ama bundan sonra bu tür bir hareketin olmaması için çalışma yapmak lazım. Yani bugün bugünkü yapılanı çok konuşmaya gerek yok bence.

Bundan sonra neler yapılmalıdır?

BİR DÖNEM KANAAT ÖNDERLERİ EKİPLERİ KURULMUŞTU.

BÜTÜN AKİL ADAMLAR VARDI, BU AKİL ADAMLARA TEKRAR İŞ DÜŞER

Bir taraf devlete karşı büyük bir mücadele veriyordu. Bir taraf da devletin düşmanına karşı bir mücadele veriyordu. Ve bunda mağdur olanlar, ciddi şehit olanlar ve aileleri büyük bir travma ve toplum böyle bir şeyin olmayacağı hatta yani nasıl olur teröristle anlaşma yapıyorsunuz falan deniyor. Yani toparlamayı bile hiç aklının ucundan geçirmemiş büyük bir kesim var. Bunlar için ne yapılmalı, süreci ben devletin akıllı bir şekilde yöneteceği kanaatindeyim. Çünkü Oslo’dan ciddi ders aldılar. Süreç kontrollü yönetiliyor ve siyasetçilere bu iş sahiplendiriliyor ama yapılması gereken bir şey var burada. Bu yapılan işlerin önünü daha sonrasını söylemeyebilirsiniz ama yapılmış işlemlerle ilgili toplumu ciddi şekilde aydınlatmanız lazım. Sebebini, nedenini falan anlatmanız lazım. Bu hükümete düşüyor.    Şunun için yaptık, bunlar, bunlar söylenmeli. Çünkü halkı ikna etmek için, yani siyaset için değil. Buna Türkiye yüzyılı diyorsunuz ama onu herkes anlamıyor. Türkiye yeni bir yüzyılı yani. Biz küçüldük, tekrar büyümek istiyoruz. Bizim elbisemiz dardı. Elbisemizi genişletiyoruz. Bunun için de hukuk sistemimizde işte bir takım sosyal yapılarımızda değişiklikler yapacağız, esneteceğiz. Hainlik yapmıyoruz, kimseye de ödün vermiyoruz. Kararlı bir şekilde hepimiz bir hedefe doğru gidiyoruz şeklinde. Bu beyanların ama ciddi beyanların ve toplumun hani hatırlarsanız bir dönem kanaat önderleri ekipleri kurulmuştu. Bütün akil adamlar vardı, bu akil adamlara tekrar iş düşer. Buna benzer ekiplerle onlara bunları anlatmalılar. Topluma mal olmalı, bu siyasi olmamalı.

Bunu telafi etmeniz lazım. Telafi ettiğinizde o siyaset alanını da daraltırsınız. Oraya zemin bırakmazsınız. Demek ki dış politikadaki çok güzel muvaffakiyeti iç politikada da yapmanız lazım. İç politikada aslında iç politikada işler çok böyle dış politika gibi gitmiyor. Mesela aile Konusu, mefküreye dayalı bir gençler konusu, çocuklar, gençler, eski gençler değil. Yani hepsi büyük bir kısmı batıya gitmek istiyor. Türkiye yaşanmaz diyenleri var. Bunlar neden diyor? Bu çocuklar bunları gidip tek bir kişi diyorsa bu çok önemlidir. Bunları çalışmak lazım veya bunu sivil toplum kuruluşlarının çalışması lazım. Yani içeride bir eksiklik var. Bu eksikliği ciddi görmemiz lazım. Bu eksiklikler yarın başka şeyler getirebilir ama ben bunu siyasi olarak söylemiyorum. Mefküre olarak söyleyeyim veya hedef olarak biz batılı normlarda gerçekten işte sıkıntılı bazı nesiller yetiştirdik.

Bunları görüyoruz ama doğulunun normları hor gördü. Yöneticiler hor gördü. İslami normları demiyorum. Ya bu normların bunun neticesi bu zaten. Başka yapılacak da bir şey yok ama burada bugün şapkayı önümüze koyacağız. Bireyden devlete kadar bundan sonra ne yapabiliriz? Herkes bir şeyi söylemeli ve ortak konularda anlaşmalıyız ve hedefe doğru da yürümeliyiz. Ancak, büyüme yeniden Osmanlı coğrafyasının, Osmanlı biçiminde değil, büyük Türkiye’yi yeniden yepyeni bir Türkiye kavramını işte komşumuz Suriye ile Irak’la, İran’la Azerbaycan’la, Gürcistan’la, Rusya’yla, Balkanlarla kurmalıyız. Zaten hepsi hazır. Dolaşıyorsunuz ne zaman geleceksiniz diyorlar. İlla gitmenize gerek yok. Kültürünüzü götürmeniz lazım. Bir zaman bu ülke Amerikan kültürüyle yanıp kavruluyordu. Hatırlayın şimdi bizim o siz güçlendikçe her konuda savunma sanayiden tutun her konuda güçlendikçe size karşı muhabbet artıyor ve de bir cazibe merkezi, bir mıknatıs merkezi olmaya başlıyorsunuz. Bir de kültürünüz köklü. Havuç gibi yerden bitme değilsiniz. Kökleriniz var. O köklerinizi bulmanız lazım.

USPUM Başkanı/ Muhammed Taha GERGERLİOĞLU/ www.uspum.org.tr

 

Bu yazının bağlantısını kopyala:
Etiketler: AzerbaycanBalkanlarGürcistanİsrailKafkaskanaat önderleriKızılelmaMEFKUREMilliyetçi Hareket PartisiOrtadoğuOsloOsmanlı DevletiPKKRusyaTürkiye Yüzyılı
Önceki Haber

2025 Antalya Diplomasi Forumu’nda neler oldu?

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Etiketler

15 Temmuz AB ABD AK Parti Almanya Ankara Avrupa BM CHP Covid-19 Feto Filistin Fransa Göbeklitepe Harran Hristiyan Kanser Korona Kudüs LGBT Medine Mekke MHP Müslüman Mısır NATO Osmanlı Pandemi PKK Rusya Suriye TBMM Türk Türkiye URSİAD Yahudi Çin Üsküdar İngiltere İran İslam İsrail İstanbul İstanbul Sözleşmesi Şanlıurfa

Copyright © 2022 Türkiye Postası Gazetesi
www.turkiyepostasi.com internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, video ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edillir.

Toplam Ziyaretçi Sayısı
2867002

Etiket Bulutu

15 Temmuz AB ABD AK Parti Almanya Ankara Avrupa BM CHP Covid-19 Feto Filistin Fransa Göbeklitepe Harran Hristiyan Kanser Korona Kudüs LGBT Medine Mekke MHP Müslüman Mısır NATO Osmanlı Pandemi PKK Rusya Suriye TBMM Türk Türkiye URSİAD Yahudi Çin Üsküdar İngiltere İran İslam İsrail İstanbul İstanbul Sözleşmesi Şanlıurfa

Köşe Yazıları

TÜRKİYE YÜZYILI: KIZILELMA; MEFKÜRE;AKİL ADAMLAR

18 Mayıs 2025

Erdoğan’ın sabrı, Bahçeli’nin cesareti ve Terörsüz Türkiye

14 Mayıs 2025

“Ülkemde Siyonist İstemiyorum”

1 Mayıs 2025
  • Künye
  • Reklam Politikası
  • Gizlilik ve Koşullar

Köşe Yazıları I Türkiye I Gündem I Siyaset I Dünya I Ekonomi I İktibas I Tarih I Sivil-Toplum I Din &Yaşam I Eğitim I Spor I Kültür & Sanat I Sağlık I Teknoloji

Sonuç Yok
Tüm Sonucu Görüntüle
  • Anasayfa
  • Türkiye
  • Gündem
  • Siyaset
  • Dünya
  • Ekonomi
  • İktibas
  • Tarih
  • Sivil-Toplum
  • Din-Yaşam
  • Diğer
    • Eğitim
    • Spor
    • Kültür & Sanat
    • Sağlık
    • Teknoloji
  • Köşe Yazıları

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password? Sign Up

Create New Account!

Fill the forms bellow to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist