“Kendi ayakların üzerinde dur. Kocana Muhtaç olma” diye başlamışlardı…”, “Hem eğlen hem para kazan. Para karşılığı seks (fahişelik) iyidir?” diye devam ediyorlar.
Özgürlük dedikleri bizim kızlarımızın (FAHİŞELİK) yapma özgürlüğü müydü acaba?
Muhtemelen bundan ibaret değildir ama tanımın bunu da içerdiği kesin sanırım.
Kızılcık Şerbeti dizisinin senaristi hanımefendi demiş ki:
“Ben kız lisesi mezunuyum, benim lisemde para karşılığı seks yapan kızlar vardı ve biz onlara eskort demiyorduk. Çok normal geliyordu bize. Eylül’ü yazarken onlardan çok etkilendim ve beslendim. Ya da üniversitelerde yurtlarda kalan, şehir dışından İstanbul’a okumaya gelip burda birtakım gece kulüplerine gidebilmek için bunu yapan o kadar çok genç kız var ki. Buradaki genç kızlar o kadar çok şeyden bıktı ki, giydikleri etek boyuna karışılmasından bıktılar, onlar için birisiyle para karşılığı seks yapmak ne ki, dünyada o kadar fazla kötülük var ki. Yaşadığımız sertlik içinde light kalıyor. Karanlık içinde kız kendi eğlencesini yaratmış.”
Bu hanıma çok kızmış BİZİM CENAH.
Neden kızdık bu hanımefendiye?
Hanımefendi kendi çerçevesinde Haklı değil mi?
Eğer bir kutsalınız yoksa mesela Allah’a inanmıyorsanız, eğer Ahlak diye bir derdiniz yok ise, eğer NAMUS diye bir anlayışınız yok ise bu kadar keyifli, bu kadar kolay, bu kadar ‘alan razı, veren razı’, bu kadar kısa sürede, bu kadar YÜKSEK kazanç getiren başka bir “GELİR KALEMİ” biliyor musunuz?1
Pardon… Ben NAMUS mu dedim…
Namus dediğiniz, ataerkil yani “erkek egemen düzenin”, “köhnemiş geleneksel yapının” kadını “cinsel köle” olarak kullanmak için ürettiği bağnaz kavram değil mi? Namuslu kadın, “evcil köle” değil mi? İstanbul Sözleşmesini imzaladığımız günlerden beri kadın, erkek, çocuk tüm topluma bu Toplumsal Cinsiyetçi dil ve kültür dayatılmıyor mu?
Aile Bakanlığınızın peşine takıldığı feministlerin, İslamcı feminist aplaların, queerlerin, nötr cinsiyetçilerin, gaylerin, lezbiyenlerin ürettiği ideoloji böyle söylemiyor mu?
Yıllardır bu ideolojinin peşinde giden devlet politikaları bunları anlatmıyor, bunlara dayalı aile politikaları üretmiyor mu?
Bunları yapan bu hanımefendi mi?
Batılı sömürgecilerin FONLARININ peşine takılıp eğitim müfredatından ve kitaplardan NAMUS kelimesini ‘kazıyan’ kim? Hatta orada da kalmayıp tüm eğitim ve Kültür kitaplarından IRZ, ar, iffet, hayâ, edep, bekâret, mahrem, delikanlı, kız, kız oğlan kız, şeref gibi AHLAKA ait kelimeleri ve tanımlamaları kazıyan kim?
Adem, Peygambere atıf yaptığı için ADAM kelimesini bile akademik dilden yok ettiler yahu!
Sahi Milli Eğitim Müfredatından ve Kültür Bakanlığına bağlı eserlerden bu kavramları kazıyanlar nasıl bir nesli hedeflemişlerdi ki?
Bu kadın mı, 150 BİN Lira vereceğiz diyerek evlilik öncesi kursa çağırdığı gençlere “Sakın eşinizi kıskanmayın, özeline karışmayın, herkes hayatını yaşasın” diye hala ders vermekte olan?
Bu kadın mı, hala “Karının, kardeşinin, KIZININ iffetine, namusuna, seks hayatına karışamazsın. KARIŞIRSAN seni 6284’le evden attırırım” diyen?
Bu kadın mıydı, nasıl bir toplumsal etkisi olacağını bile bile en ahlaksız dizileri, en edepsiz, erdemsiz gündüz kuşağı programlarını Televizyonlardan bir pislik nehri gibi bu toplumun beynine boşaltan ve buna müsaade eden?
Bu kadın mı “kadınlara pozitif ayrımcılık” ideolojisi ile çocukların neredeyse 3’te 1’ine KENDİ babalarının gözetiminden ve terbiyesinden uzak büyümeyi dayatan?
Bu kadın mıydı, “NAMUS cinayetlerini önleyeceğiz” bahanesiyle koca vatanın üzerinden NAMUS’u kazıyıp NAMUSLU olmak istemeyi aşağılayan bir dili KÜLTÜR kitaplarına ve medyaya yerleştiren?
BU kadın mıydı “kimsenin görev tanımında başkasından – yani karısından, kızından, oğlundan, kardeşinden, komşusundan- ahlak talebinde bulunma, yok!” derken aynı zamanda AK Parti’nin sözcülüğü yapan?
Bu kadın mıydı memleketi, sadece 20 senede Batı’da 150 senede yaşanmayan bir AHLAKİ alt üst oluşa sürükleyen?
Niye bu kadına kızıyorsunuz ki?
Bu hanımefendinin yıllardır Hükumetin uyguladığı aile politikalarının ürettiği bir ÜRÜN olduğunun farkında değil misiniz?
Kanunların HALA bu KADINLARI, bu erkekleri, bu çocukları üretmek için çalıştığını gerçekten anlamıyor musunuz? Yoksa anlıyorsunuz da numara mı çekiyorsunuz?
Gerçekten söyleyin, yürürlükte olan kanunların bu tür NAMUS’tan bağımsız insanlar yetiştirmek için kurgulanmış kanunlar olduğunu bilmiyor musunuz?
Kurtardılar işte kızları “Erkek Egemen düzenden”, köhnemiş geleneksel yapıdan, iffet sınırlamasından, ar ve haya duygusundan…
Utanmıyorlar artık DİŞİLİKLERİNDEN… Sergiliyorlar, teşhir ediyorlar, sahnede orgazm oluyorlar, paylaşıyorlar, para kazanıyorlar.
Hatta FAHİŞE yazan tişörtlerle sahneye çıkıyorlar.
Zeynep Sude’lerden, Emine Hilal2’lerden, Suedalardan STRİPTİZ yıldızları çıkarabilmeyi başardık işte.
Körpecik kızlar sahnelerde +18 program yapıyorlar…
Ne BABALARI var önlerinde ne abileri ne de kocaları… ÖZGÜRCE ırz, iffet, “namus” kısıtlamasından kurtulmuş bir halde kendilerini satmalarına, sergilemelerini engel olabilecek…
Diken ekildi… Hangi meyveyi vermesini bekliyorduk?
Sahi bu kadını neden suçluyorsunuz?
BU nesli Kim yetiştirdi?
BU kanunları kim yaptı?
Bu topluma bu politikaları kim dayattı?
Niye öfkenizi doğru yöne yöneltmiyorsunuz?
https://www.internethaber.com/kizilcik-serbetinin-senaristinden-dizisi-hakkinda-skandal-savunma-eskortluktan-keyif-aliyor-bunu-yapan-arkadaslarim-vardi-2411944h.htm
1 Meselenin kapitalist “PARA TAPAR” bir ekonomide para kazanmanın HER YOLUNUN meşru olması ve Türkiye’Nin en vahşi kapitalist ekonomilerden biri olması ile ilgili olan kısmına değinmeden geçiyorum.
2 Manifest Grubunun üyeleri: Sueda Uluca, Emine Hilal Yelekçi, Lidya Pınar, Mina Solak, Zeynep Sude Oktay